MAKALELER
O Artık Selmân!
Mabih bekleye dursun, Hz. Peygamber hicret arkadaşı Ebû Bekir ile birlikte çoktan Mekke’den ayrılmıştı. Sevr Mağarası’nda üç gün saklandıktan sonra iki arkadaş Ebû Bekir’in temin ettiği develerle birlikte Kızıl Deniz sâhil yolunu izleyerek mağaradan ayrılışlarının on ikinci gününde Akik Ovası‘na vardılar. Ovanın
Gerçekler Karşısında Büyüklenmemek
Kur’ân âyetlerini anlamaya çalışırken dikkat etmemiz gereken önemli bir konu; âyetlerin indiği dönemin konjektürel durumunu yâni âyetin indiği dönemin her türlü sosyolojik, ekonomik ve siyasal ortamını gözlemleyerek
Hz.İbrahim’in Dini/Milleti
Tevhidî inanç çizgisinden ayrılan insânların/toplumların kendi yanlış algılarını düzeltmek yerine; kendilerini kurtuluşta/hidâyette görmeleri, bununla da kalmayıp başkalarını da bu yanlış algıya/inanca/öğretiye davet etmeleri ve bu konuda gayret
Tek Temel İhtiyaç Vardır: O da “Tevhid”dir
Nietzsche “Aslında tek bir Hristiyan vardı, o da çarmıhta öldü” der. Nietzsche’nin bu sözü çarmıh hadisesinden sonra her şeyin değiştiği gerçeğini dile getirmekle birlikte, ilk kısmı, aynı
Cenneti Parsellemek/ Tekelleştirmek/ Partikülarizm
Hakikat ’in veya Mutlak Gerçekliğin kaynağı ve algısı insanlık tarihi boyunca yoğun ilgi gören bir konudur. Çünkü hakikat insânın anlam dünyası ve anlam arayışı için vazgeçilmez bir olgudur. Ancak insân, hakikati olduğu
Allah’ın Elleri Sonuna/Sonsuza Kadar Açıktır
“Güçlü olan mı haklıdır haklı olan mı güçlüdür?” sorusuna iman edenlerin vereceği karşılık, “haklı olanlar güçlüdür” cevabıdır. Elbette ki; burada haklılık “Hakk yana olanların” haklılığıdır. Ama ne
Sevgili Kullar “Seçkinlik” İddia Etmez
Nasıl oluyor da Allah tarafından “bir hidayet ve aydınlık kaynağı” olarak indirilen ve kendilerini tevhide çağıran bir kitabı/Tevrat’ı, Yahudileşen İsrâiloğulları tahrif ederek Allah’ı, Hz. Mûsâ’yı ve ilâhî vahyi
Âyetleri Az Pahaya Satanlar
İnsânların yaşamlarını en düzgün biçimde sürdürebilmeleri ancak, inanç, idealler ve yasaların tek bir kaynağa dayanması durumunda mümkün olabilir. Allah, insânların hareketlerine ve davranışlarına egemen olduğu gibi onların
Âyet Bükücüler
“Âyet Bükücüler” tanımlaması çalışmamızın başında da işâret ettiğimiz gibi ilâhî vahyi, aslî ezelî amaç ve hikmetinden saptırarak, onu lâfız ve mânâ yönünden tahrif edenler için kullanılan bir ifâdedir. Çok
Sırât-ı Müstakîm’den Ayrılmak
Zuhur ve tecellî yani “sürekli oluş”, Yaratıcı Kudret olan Allah’ın irâdesi ve isteği yönünde bir seyir izlemektedir. Bu seyrin genel tavrına Kur’ân “Sünnetullah” demektedir. İnsânın saf ve berrak