MAKALELER
O Artık Selmân!
Mabih bekleye dursun, Hz. Peygamber hicret arkadaşı Ebû Bekir ile birlikte çoktan Mekke’den ayrılmıştı. Sevr Mağarası’nda üç gün saklandıktan sonra iki arkadaş Ebû Bekir’in temin ettiği develerle birlikte Kızıl Deniz sâhil yolunu izleyerek mağaradan ayrılışlarının on ikinci gününde Akik Ovası‘na vardılar. Ovanın
Güneş’i İzlemek/İdrâk Etmek Ay’ın İşidir
Anladık ki Güneş ve Ay, Allāh’ın kâinat kitabının iki büyük âyetlerindendir ve bu iki gök cismi Yaratıcı’nın irâdesine ve belirlediği düzenin yasalarına tâbî olarak kendi yörüngelerinde/gayelerinde ezelî görevlerine uygun olarak
Birleşenler Ayrıldığında
Kur’ân, başlangıçta bir bütün olan göklerin ve yerin sonradan Allāh tarafından ikiye ayrıldığını söyler. Şüphesiz bu ayrılışın en büyük nedeni insanın yaratılışına zemin/ortam hazırlamaktır. Göklerin ve yerin tek sahibi ve
Nefs Âlemlerinin Üstüne Çıkarılmak
Hz. Meryem ergenlik çağına girmiştir. Gelişiminin bu aşamasında fiziksel olarak gerekli yeteneklere kavuştuğu için, Ma’bed’deki hizmetine de başlamıştır. Hizmetten arda kalan zamanında ise, büyük bir coşkuyla Mihrâb’ında
Başkalarının Bilmediğini Bilmek
En büyük yalnızlık başkaları tarafından anlaşılamamanın getirdiği yalnızlıktır. Hz. Yâkub şimdi yalnızlığı daha bir derinden duymaktadır. Çünkü tek başınadır ve uzlet hayatı yaşayarak, bir türlü unutamadığı Yûsuf’unun
Halkın Sesini “Din” ile Kısmak
Bir insan düşünelim ki; Allah ona özel lütuflarda bulunup seçkin kılmış ve kendisine âyetlerini/mesajlarını indirmiştir. Ama bu kişi böyle bir ilme/bilgiye sahipken yeryüzünde kendi arzu ve heveslerinin
Vefâ Ezelî Ahd’e Sadâkat Göstermektir
Eğer insan için yeni bir tanım yapmaya çalışırsak şunu söylememiz mümkündür: “İnsan; ahdine vefâ eden, sözünde duran bir varlıktır.” Ahde vefânın en anlamlı ve hayatî olanı “Mîsâk”
Ölüm Gerçeği
Ölümüm sessiz olsun, ağlamasın hiçbir göz, Değişen yalnız beden, bâkî kalan ise öz. Her ne kadar Montaigne: “Ölümden niye korkacağım ki? Ben varken o yoktur, o gelince
Kalpleri Üzerine Mühür Basılanlar
“Bu, onların îman etmeleri sonra küfretmeleri dolayısıyla böyledir. Böylece kalplerinin üzerine mühür basılmıştır, artık onlar incelikleri anlayamazlar.” Münâfık; dıştan mü’min görünüp içinden inkâr eden iki yüzlü insandır.
Tevbe-i Nasuh ile Tevbe Edenler
Ey îman edenler! Etkili öğüt veren, bir tevbe (nasuh) ile Allâh’a yönelin. Umulur ki Rabb’iniz çirkinliklerinizi ve günahlarınızı örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere yerleştirir. O